Yurtdışında iş bulmak: Konuşulmayanlar

Sanat düşkünü
5 min readMar 6, 2021

--

İnternette yüzlerce farklı yerde yurtdışında nasıl iş bulunur, görüşmelere nasıl hazırlanır, vize nasıl alınır vs vs. anlatılıyor. Bunları tekrar etmenin artık bir faydası yok. Geçiniz. Ama anlatılmayan ve herkesin kendine sakladıkları da var. Ve bu özellikle Batıda yaşayan Türklerde yaygın. Herkes kendisini bir başarı öyküsü olarak lanse etmeyi sevdiği için bir sürü önemli bilgi saklanıyor, anlatılmıyor. Biraz onlardan bahsedeceğim.

Üniversite sonrası 6 yıl ABD’de, 2 yıl Almanya’da, 4 seneye yakın da Türkiye’de yaşadım. Bu sürenin büyük kısmında taşeron (contractor), danışman, normal şirket çalışanı olarak piyasaya iş yaptım. Kabaca hesaplarsak 1000'e yakın işe başvurmuşumdur. Bir sürü sektör, bir sürü firma, bir sürü görüşme, bir sürü HR, bir sürü patron, bir sürü çakallık ile karşılaştım. Burada anlatacaklarım bunların hepsinin özeti ve elbette her ülkedeki, her sektördeki durumu göstermiyor. Fikir verir umarım.

Daha bugün gördüğüm bir Linkedin postunu örnek olarak şuraya bırakayım. Adayımız 4 ay içerisinde 174 başvuru yapmış, 41 ilk görüşme, 13 ikinci görüşme, 6 son tur görüşme yapıp 1 yerden teklif almış. (Data sektöründe olduğu için bu sayılar diğer sektörlere göre daha iyi. Diğerlerinde oranları daha da kırpmak lazım.)

Kaç yere başvurmak lazım?

Sektörüne ve ülkesine göre değişmekle birlikte ne kadar çok yere başvurursanız o kadar iyi. Piyasadaki ilanların çoğu o harika adayı bulmak için gereksiz yere şişiriliyor. Genelde ilanlarda istenen her koşulu sağlamanız mümkün değil. O yüzden kabaca yüzde 60–70 kısmını sağlıyorsanız başvurun gitsin. Bırakın karşı taraf elesin sizi. Bu sizin işiniz değil. Mesela mükemmel uyduğum işlerden elenirken pek de uymadığımı düşündüğüm yerlerden çok pozitif geri bildirimler aldığım oldu. Siz mükemmel ilanı ararken rakipleriniz zaten bam bam başvuruyor, gereksiz tevazunuz anca sizi vuruyor.

Başvuru yapmak, hazırlamak yorucu bir iş, biliyorum. Ve piyasada genelde yok cover letterınız çok iyi olmalı, yok CV’niz şöyle iyi yazılmalı gibi anlamsız beklentiler var. Her şirkete, her pozisyona ne kadar iyi uyacağınızı cover letterda göstermelisiniz deniyor. Geçiniz. O cover letterların çoğunu kimse okumuyor. 10 tane tamamen pozisyona göre yazılmış mükemmel cover letterlik zamanda 50 farklı yere standart bir letter ile başvurabilirsiniz. Şansınız da daha yüksek olur.

Sizi işe alacak insanların beklentisini bilemezsiniz. Bazısı ekipte uysal, her işi yapacak birini arıyor, bazısı işi vereyim unutayım o halletsin diyor, bazısı süperstar ararken bazısı rahat rahat sikeceği adamı arıyor. Bazı managerların tek derdi az maaş vermek, bazısı mükemmel iş istiyor, bazısı tecrübeye önem veriyor, bazısı hızlı fikir üretenleri seviyor. Öyle saçma örnekler gördüm ki şimdiye kadar. Sizi işe sizin başarılı olmanızı en çok isteyen adam, yani patron, almıyor her zaman. Onun altında, asıl derdi kendi başarısı olan managerlar alıyor sizi genelde işe. Amaçları en iyi adamı işe almak değil her zaman. O yüzden çok yere başvuruyoruz. O yüzden farklı yerlerden teklif gelsin bi bakalım diyoruz. O yüzden o piyasadaki farklı insanlarla görüşerek tanımaya çalışıyoruz.

Peki CV’de neler olmalı?

CV ve Linkedin profilinizi baştan oluşturmanız lazım. İyi CV nasıl olur burada anlatacak vaktim yok. Araştırın bulun. Ama mühim kısım şu. Aradığınız pozisyon hangi sektördeyse o işin keywordleri olur. Açın Linkedin’deki ilanları detaylıca inceleyip hangi keywordler ve yaygın beklentiler var onu bulun. Sonra CV’nizi öyle bir yazın ki bu keywordler ışıl ışıl parlasın. Bir bakan anında görsün. Oooo desin, tam aradığımız adam. Siz oraya 10 cümle ile ne kadar mükemmel bir analist olduğunuzu ispatlarsanız, HR bakar bizim istediğimiz programı bilmiyor der geçer. Belki o programın çok benzerini 10 senedir kullanıyorsunuz ve bunu öğrenmeniz de maksimum 1 hafta sürer. Önemli değil. Hatta gerçek bir insan bile görmeden CV’nizi otomatik olarak elenirsiniz. Keywordler önemli. Seçtiğimiz cümleler önemli.

Linkedin gibi yerlerde efektif arama nasıl olur?

İş aramak uzun bir süreç. Öyle hobi olarak iş aranmaz. En az haftada bir görev bilinciyle, yeni ilanların peşinden koşmanız lazım. 1 ay önce konmuş ilan 50 kere aradığını bulmuştur. Oraya başvurmanız gereksiz. O yüzden güncel ilanları bulup sıcağı sıcağına başvurmak lazım. O yüzden efektif arama yapmanız lazım. Kendinize bir arama stringi kurmalısınız. Hep aynı stringe yeni gelen ilanlara bakıp geçersiniz. Yoksa finansal analist diye bir tur, data analist diye 2. tur, finansal danışman diye 3, normal danışman diye 4 amele gibi kendinizi harap edersiniz. Efektif arama stringi şöyle bir şey:

(“financial analyst” OR “data analyst” OR “credit analyst”) AND (amsterdam OR london) AND (manager OR lead OR head) NOT Dutch

Yani diyoruz ki bu 3 pozisyondan birisi olsun, yönetici olsun, Amsterdam ya da Londra’da olsun ama Hollandaca da istemesin. Bunu istediğiniz kadar genişletebilirsiniz. Bir daha bir daha Linkedin’de tur dönmez sadece yeni gelenlere bakarsınız.

İlk HR görüşmesi

İşi efektif aradık, CV’miz süper, ilk davet geldi. (Bazısı çat diye telefonda arar, hemen telefonda görüşelim der. Kesinlikle görüşmeyin. Hazırlıksınız. Hangi ilan için olduğunu öğrenin, şu an bir toplantıdayım deyip yarın şu saatte arayın ya da email attırın.) Görüşmeden önce ilanı açın önünüze ne arıyorlar, hangi keywordler geçiyor, iş hangi şehirde bunları iyice anlayıp hazırlanın. Abartmayın ama, saatlerce değil, max 1 saat yeterli.

Batıda HR alanında rekabet çok yoğun. O yüzden rol yapmayı bayağı iyi biliyorlar. Aynı sektörde işe alım yapa yapa bütün klişeleri öğreniyorlar, ama işin detayını kesinlikle bilmezler. Detayları anlamazlar. Boşuna show yapmaya çalışmayın ne kadar uzman olduğunuzu gösterip. Zaten anlamayacaklar. Oyun gibi düşünün. Oyunun amacı ne sorarsa sorsun vermeniz gereken cevapları verip önünüzdeki ilan için yaratıldığınızı ispatlamak.

İlk görüşmeler büyük ihtimalle kötü geçecek. Bu iş pratik meselesi. 3–5 derken ne demeniz gerektiğini, aslında ne öğrenmek istediğini öğreneceksiniz. Her sorunun doğru bir cevabı var. Karşınızda meslektaşınız yok, her bildiği kulaktan dolma olan biri var. Neden bu ülke, neden bizim şirket, neden bu pozisyon, neden işini bırakıyorsun, neden ülke değiştiriyorsun, buraya gelip ne yapmak istiyorsun, 5 seneye ne olmak istiyorsun. Bunlar klasik sorular. Her birinin doğru cevapları var. İnternetten açın bakın. Çok klişeye kaçmayın, kendinize bir cevap seçin ve her sorana bunu sorun geçin. Ama öyle ezberden değil. Yalandan 1–2 saniye düşünüyor gibi yapın, cevabı patlatın geçin. Her görüşme öncesi o işe ve şirkete göre somut bilgilerle biraz modifiye eder geçersiniz. Her seferinde cidden düşünürseniz ohoo.

HRcılar sempatik insanlar, samimi bir ortamda saf saf ya Türkiye boktan bir yer, kaçmak istiyorum derseniz elendiniz, geçmiş olsun. Rumen bir adayımız vardı eski şirketimde. Görüşmeye ben de girdim. HR sordu neden Romanya’dan ayrılmak istiyorsun diye çok samimi bir tonda. O da kızım büyüyor, Romanya’da büyütmek istemiyorum dedi. Bence dürüst ve mantıklı bir cevaptı ama HRcımız gıcık oldu, eleyelim dedi.

Maaş beklentinizi soracaklar. Açın bakın internetten sizin işinize hangi ülkede kabaca ne veriyorlar. Onu deyin ama bu şehri bilmiyorum, elbette böyle şeyler şehirden şehire değişir, o yüzden esneğim diye ekleyin. Bu soruda amaç sadece çok fazla ya da az derseniz sizi elemek. Başka bir amacı ya da etkisi yok.

Part 2 de surada.

--

--