Sabır gardaşım sabır

Sanat düşkünü
3 min readDec 25, 2021

--

Sabır gardaşım sabır kalıbı Akp’nin son yıllardaki başarısızlığını örtmek için Akplilerin piyasaya sürdüğü bir kalıptı. Reis hele bir yetkiyi eline alsın, devleti istediği şekle soksun elbet işleri düzene sokacaktı. Bizim yapmamız gereken de bu esnada sabır gösterip beklemekti sadece. Twitter’da dalga konusu olması gecikmedi elbette bu kalıbın. Her türlü Akpli ağlaşmasına muhaliflerce yapıştırıldı. Çok da yerindeydi her biri çünkü neyin sabrından bahsediyorduk? Senelerdir yönetimdeydiler, düzeltselerdi.

Şimdilerde bu kalıbı Millet İttifakı benimsedi. Her aklıma geldiğinde bir defa daha gülüyorum. Nerede halktan birileri Millet İttifakı üyelerine serzenişte bulunsa, denen şey sabır gardaşım sabır, seçimlere şurada çok az kaldı, seçimlerde biz başa geçeceğiz ve bu sorunları çözeceğiz.

Daha önce anlattığım rejimi sessizce devir alma stratejisinin doğal bir sonucu bu elbette. Halkın ateşi harlanmamalı, aksine görüldüğü yerde sabır alternatifi sunularak sönümlenmeli. Yeni iktidarın talipleri halkın tepkisinin sokaklara taşmasından en az Akp kadar korkuyor çünkü. Bunu daha önce kaç kere anlattım. Sokağa alışan ve bir sonuca erdiğini gören halkı tekrar eve sokmak zordur.

Tabii sabır telkin edilirken bu sabrın seçime kadar süreceği söyleniyor. Kimse seçimler sonrası yutulmak zorunda kalacak acı reçeteden bahsetmiyor. Kasada para yok, faiz/enflasyon/kur hepsi uçmuş durumda. Bunları düzeltmek için illa bazı fedakarlıklar yapılacak ve bu fedakarlığı yapacak olanın kalabalık halk kitleleri olduğunu herkes biliyor. O yüzden Chp ekonomik vaat olarak liyakatçi olacağız, kurumları bağımsız yapacağız vs. tamamen soyut laflardan öteye gerçek bir vaatte bulunamıyor. O yüzden İyip kalkınacağız diyor. Bunu yaparken sosyal destekler de vereceğiz elbette ama bunun önkoşulu yine aynı yere geliyor. Halk kitleleri isyan etmeyecek, sabredecek.

İyip, eğer Millet İttifakı kazanırsa ittifakın icracı kısmı olacak. Bu aşikar artık. Ekrem İmamoğlu, zaten Akşener’in dibinden ayrılmıyor. Mansur Yavas da ufaktan yanaşıyor. Chp’nin aksine İyip kalkınmacı politikalarını usulce detaylandırıyor. Ne istediğini masaya koyuyor. Güç dengesi yavaş yavaş değişiyor. Ekrem İmamoğlu belediyesinde de Mansur Yavaş belediyesinde de ülkücüler kadrolaşıyor esas olarak kritik yerlerde. İktidar devir tesliminden sonra da bu böyle devam edecek. Ülkücüler bu işin uzmanıdır çünkü. Önceki dönemlerde de, şimdi de bu işler böyle oldu. İşin alengirli, parlak kabıyla ilgilenmez ülkücüler. İçişleri’ni alır, Ulaşım’ı alır, her türlü ihaleyi veren yeri alır. Chp isterse başkanı kendinden seçtirsin, isterse Ekrem başkan olsun. Sıkıntı tınne. İcracı kısım İyip ve her türden eski merkez sağcı olacak. Ve daha önce dediğim gibi. Chp’nin aksine İyip’in insan hakları ekseninde en ufak bir derdi yok. Hükümetin savaş politikaları aynen devam edecek. Yerli ve millicilik hız kesmeyecek. Sadece ekonomi politikalarımız serbest piyasa çerçevesinde belirlenecek.

Şu an insanlar sokağa çıkarlarsa Akp zulmüne uğramaktan korkuyor. Dayak yiyebilirler, gözaltı/hapis her an mümkün, fişlenebilirler, ifşa edilip işlerini kaybedebilirler vs vs. Buna rağmen sokağa çıkmak isteyen insanları da bir tur muhalefet telkin ediyor. Peki Akp gitti. Yeni bir Türkiye’ye uyandık. Ekonomik sorunların mucizevi bir şekilde bir gecede çözülemeyeceği ortada. Dünyada bu tarz sorunların çat diye çözüldüğü bir örnek de yok. Fedakarlık gerekecek, acı çekilecek, fakirlik katlanacak vs vs. Her halükarda Akp rejiminden iyidir o ayrı ama bu fatura çıkacak ve asıl çıktığında devlet nasıl reaksiyon gösterecek? Yeni rejim aynı it sürüsünden hallice polis aygıtını, aynı polis şeflerini kullanarak mı bu tepkiyi bastıracak? Aynı milli savcılar kullanılarak mı baskı aygıtı devam edecek?

Bu soruların yanıtını sadece Millet İttifakı liderleri ve özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu verebilir. Diyebilir ki bizim dönemimizde toplanma hakkı, basın yayın yoluyla eleştiri hakkı istisnasız sağlanacak. Diyebilir ki bizim dönemimizde işkence yapan polisi bizzat ben asarım. Diyebilir ki bizim dönemimizde KHK yasaları iptal edilecek ve devlet polis devleti olmaktan çıkacak. Diyebilir ki tetikçi savcıların hepsinin çekeceği var elimden. Diyebilir ki benim dönemimde vergi yükünü emekçinin üstünden alacağım. Diyebilir ki benim dönemimde toplu sözleşmeler de, sendikalar da olması gerektiği hale gelecek, sarı sendikacılığı bitireceğim. Benim derdim bunlar. Yoksa ana ekonomik çerçeve olarak Chp de İyip de Deva da Gelecek Partisi de, hepsi aynı yaklaşıma sahip. Hepsi aynı şeyleri diyor. Mesele bu işlerin nasıl uygulanacağı. Sosyal olarak bu acı reçete yutulurken topluma baskının nasıl engelleneceği, nasıl bir toplumsal mutabakatın aranacağı. Burada Chp’ye en büyük rol düşüyor. Dandik dandik liyakate önem vereceğiz tarzı Güven Sakçılık oyanayacağına, sendikalara nasıl bir özgürlük alanı tanıyacağını anlatsın. Yargıyı nasıl reforme edeceğini vaat etsin. Tabii eğer böyle bir derdi varsa. Yoksa Chp’nin sustuğu yerde, İyip yargı ve polis aygıtını aynen kullanmaya devam edecek ve bu acı reçete zorla halka yutturulacak.

--

--