Oğlanı kodlamaya mı yazdırsak?

Sanat düşkünü
7 min readJan 30, 2021

--

Normal kodlamayı herkes öğretir

Geçtiğimiz Kasım ayında Şanlıurfa Belediyesi çok güzel bir hizmete imza attı. İldeki çocuklar için Robotik Kodlama Eğitimi’ne başladı. Eğitimin tanıtımı da ekstra teşvik ediciydi. GELECEĞİN DİLİ ROBOTİK KODLAMA: Eğitimde ve bilgi teknolojilerinde öncü kent olma gayesiyle çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, inovatif düşünce ile geleceğin yazılımcılarını yetiştirmek, çocukların hayal ettiklerini gerçekleştirmek, fikir üretmek ve topluma faydalı bireyler olmalarını sağlamak amacıyla Robotik Kodlama kursu açıyor.

Şanlıurfa’da böyle bir talep var mıydı, varsa bile robotik kodlama eğitimini verecek kapasitede eğitmeni nereden buldular bilemiyorum. Fakat ülkemizin çeşitli yörelerinde benzer aktiviteler düzenli olarak yapılıyor. Ülkemiz sanki bir nevi kodlama seferberliğine girmiş durumda.

Merkezefendi Belediyesi’nin nesi eksik?

Sebebi malum. Ülkede uzun süredir normal şekilde iş bulabilen az sayıda gruptan birisi yazılımcılar. Yurtdışında da rağbet gördükleri için dışarıya kolaylıkla çıkabiliyorlar. E bu da görülüyor ülkenin her yerinde. Aileler için çocuklarına sunabilecekleri iyi bir geleceğin anahtarı olarak görülüyor artık kodlama bilmek. Yazılım, geleceğin mesleği diye senelerdir denir ama iyi kötü herkes kendi alanında iş bulabildiği için bu derece popüler değildi. Artık o iş değişti. Yeni mezunlar arasında yazılım dışında hızlıca iş bulunabilen meslek nerdeyse kalmadı. Aileler de çocukları kolaylıkla iş bulabilsin ve iyi bir hayata sahip olsun istedikleri için harıl harıl bu mesleğin giriş kapısını aramaya başladı. Eskisi gibi öyle üniversitede ders almak da kesmedi aileleri, daha hızlı olmalı, daha önde başlamalı çocukları. O yüzden kolejler, ilkokullar, anaokulları derken İSMEK gibi belediye kurslarına kadar yayıldı bu hizmet. Mesela Manisa Belediyesi Kodla(manisa) programında kodlamanın faydaları aşağıda şöyle anlatılıyor. Klasik analitik düşünce goygoyunu geçip 12. maddeye bakın lütfen. Kodlama bilen daha kolay iş buluyor. Bu kadar basit.

2000'lerin başında ingilizce öğretmenliği acayip gözde bir meslekti. KPSS’den komik denecek puanlarla atanabiliyor, eğer devlet istemiyorlarsa özelde güzel kariyerler kurabiliyorlardı. Hatta o kadardı ki öğretmenlik yapmana bile gerek yoktu, ingilizce sayesinde özel sektörde yükselebiliyordun. Sonra Akp sistemde 2–3 değişiklik yaptı, Anadolu Liselerini biçti ve Ingilizce öğretmenliği yokuş aşağı dibe indi. Şu an hiçbir ailenin ya da gencin ingilizce öğretmeni olayım gibi bir derdi yok. O yüzden yurtiçine ya da mevcut trendlere bakarak meslek seçmek çok da mantıklı değil Türkiye gibi her şeyin zırt pırt değiştiği bir ülkede. Daha büyük resme bakmak lazım. O zaman soru şu: Yazılım gerçekten Türkiye’de büyüyen çocuklar için çıkış yolu mu?

Yazılım sektöründe yaratılan işler artmaya devam edecek. Burada herkes hemfikir. Hem dünyamız daha dijital bir hale geliyor, hem de eski usul üretim modellerindense yazılım sektörü yatırımcıya daha cazip geliyor. Bu da devamında yeni işler yaratıyor. Ortalama yüzde 25'lik bir artış öngörülüyor mesela ABD’de gelecek 8–10 sene içinde. Dünyanın kalanı için de bu böyle. Yani sektör büyüyor orası kesin. Ama bu sektöre girmek için can atan insan sayısı da çok hızlı şekilde artıyor. Şu an dünyada ortalama 18–20 milyon arası aktif yazılımcı olduğu tahmin ediliyor. Bazı kaynaklarda 40–50'ye kadar çıkıyor bu sayı. 20 milyon kabul eden kaynaklarda bile 10 sene sonra 40–45 milyon gibi rakamlar konuşuluyor. Yani nerdeyse 2 katına çıkacak yazılımcı sayısı.

O yüzden fasülye hesabı yaparsak yazılım işinden fayda gelmez. Bu artış hızıyla işsizlik ve ücretlerin düşmesi kaçınılmaz. Bu kadar hızlı artan yazılımcı sayısına hiçbir sektör gerekli işi yaratamaz. ECON 101 kafasıyla bakarsak resim ortada. Arz çok, talep az. Ama cidden durum bu kadar basit mi?

Değil elbette. Hiçbir zaman bu kadar basit değil. Neredeyse 30 senedir yazılım işleri zaten batı ülkelerinden offshoring denen yöntem ile ucuz ülkelere kayıyor. Bu yeni bir olay değil, yakın zamanda da bitmeyecek. Hatta otomasyon sebebiyle eskiden yoğun yazılımcı gerektiren işlerin de çoğu otomasyona uğradığı için daha da artacak bu göç. Amerikalı yazılımcı pahalı, Hintli yazılımcı senelerdir ucuz. O halde ABD’deki yazılımcıya neden daha fazla para versin şirket? Tek parametre para olsaydı, çoktan ABD’de yazılım işi kalmaması lazımdı. Ama kazın ayağı öyle değil. Yukarda sadece ABD için gelecek 10 senelik dönemde yazılım işlerinin yüzde 25 civarı artacağını gördünüz zaten. Aşağıya da şu an ABD’deki ortalama yazılımcı ücretlerini koyayım:

Hemen altına da Hindistan’ı koyayım:

Bu rakamlara bakarsak ABD’de çoktan tek bir yazılım işi kalmaması lazımdı. Ama hala yeni işler yaratılıyor ve hala ücretler ciddi oranda yüksek. Neden? Çünkü sektör büyüdükçe kendi içinde çeşitleniyor, çünkü business domain knowledge dediğimiz sektörel bilgi önem kazanıyor. Businesstan anlayan yazılımcı, nişe alanlarda çalışan yazılımcı, ağzı laf yapan yazılımcı, proje yönetebilen yazılımcı gibi çeşit çeşit skillsetler ortaya çıkıyor. O yüzden ABD’deki yazılımcı kat kat önünde Hindistan’daki yazılımcının.Yapılacak çetrefilli bir iş varsa Amerika’daki yapıyor. Standart, dandik bir iş varsa Hintli yapıyor. Bu kadar basit.

Tabii bütün dünya bu iki uçtan oluşmuyor. Arada bir sürü bölge de ara çözüm olarak ortaya çıkıyor. Mesela Avrupa’da bir startupsınız ve Hintli yazılımcılardan ve tek tip yaklaşımlarından illallah ettiniz. Almanya’da yazılımcı başına senede 70 bin euro da vermek istemiyorsunuz. Çözüm belli. Çıkıyorsunuz Ukrayna gibi Doğu Avrupa pazarına, açıyorsunuz bir ofis orada, ucuza canavar gibi yazılımcıları çalıştırıyorsunuz. Ücretleri de Hindistan-ABD arasında bir yerde:

Peki Türkiye bu resmin şu an neresinde? Ücretlere bakarsak Hindistan ayarındayız. Ama Hindistan gibi batıya entegre değiliz, Hindistan gibi ülkemizde yazılım devleri yok, Walmart gibi devlerin Türkiye’de yazılım üsleri yok. Hindistan ile aşık atmamız çok zor. Ama ücretlere bakarsak nerdeyse Hindistan ayarındayız.

Ortalama 5000 liradan hesaplasak saat ücreti 4 dolar gibi bir seviyeye geliyor.

Ama bir yandan bu çok tuhaf bir durum çünkü ülkemizde senelerdir yazılımcı bulamıyorum diyen işveren kaynıyor. Her ay birisi çıkıp beyin göçünden dert yanıyor ve yazılımcı kalmadı diyor. O zaman bu rakamlar doğru olmamalı. Ama doğru. Şu an ülkede güya bu kadar kıtlık olmasına rağmen yazılım alanında ücretler hala Hindistan ayarında. Bunun bir sürü sebebi var, sonra inceleriz. Ama ana resim aynı. Yazılımdan Türkiye’de pek de para kazanılmıyor. İşler de öyle iddia edildiği gibi zibil gibi değil. Çok yetenekli, tecrübeli insanlar elbette Batı ölçeğinde paralar kazanıyor ama onlar azınlık. Standart yazılımcı için hayat Türkiye’de çok parlak değil. 2–3 tane Trendyol gibi kitlesel alım yapan yeri çıkarın, şu an Türkiye’de tecrübeli yazılımcılar bile kolay iş bulamaz.

Meseleyi artık kapmışsınızdır. Evet yazılım sektörü büyümeye devam edecek, evet dünyamız daha da dijitalleşecek, evet şu an yazılımcı olmanın avantajları var ama buradan çıkarmamız gereken sonuç 6 yaşında bebelere Java, Python öğretmek değil. 6 yaşında çocuk böyle teknik bilgiyi kafasına oturtamaz. Ve sırf 6 yaşında yalandan Print(“Hello World”) yazdırdı diye hiçbir çocuk bu dünyada rekabette öne geçemeyecek. Hintlisi, Pakistanlısı zaten ucuz yazılım işinin böğrüne çökmüş durumda. Çok çetrefilli zamanlardan geçiyoruz. Hap çözüm yok bu konuda, boşuna aramayın.

Bu iş şuna benziyor. Hatırlarsınız belki, 80–90'lı yıllarda büyükşehirlere göçen memur kesimde çocuklarını müzik kursuna yazdırma dalgası vardı. Org satışları patlamıştı, her yerde satılıyordu. Çünkü köyden gelen memurlar sınıf atlamanın indikatörünün müzik aleti çalmak olarak düşünüyordu. Nedenselliği tamamen yanlış kurmuşlardı. Üst sınıf alet çaldığı için üstte değildi, üstte olduğu için alet çalıyordu.

Nedenselliği doğru kurmak lazım. Çocuğunuza güzel bir büyüme ortamı kurabilirseniz, kendini iyi artiküle etmeyi öğrenir elindekini ve kendini güzelce anlatabilirse, iyi bir yabancı dili olur, sosyal görgüsü belli bir seviyenin üstünde olabilirse zaten bir şekilde dijital kavramları, kodlamayı falan öğrenecektir. İhtiyaç duyarsa yetecek kadarını bir şekilde öğrenir. Sabahtan akşama kod yazması gerekmeyecek o kadarı için zaten büyük ihtimalle. Nasıl ki şu an dijital marketing yapan adam iki satır Javascript kodunu yazıp GTM’e koyabiliyor, nasıl ki satış raporlama işi yapan adam iki satır SQL’ini kendi yazıp raporunu oluşturuyor, sizin çocuklarınız da hangi sektörde olursa olsun bu yetenekleri mecburen kazanacak. 6 yaşında Python öğrendiler diye değil.

Yazılım sektörü bitecek mi, elbette hayır. Ama çok ciddi oranda standartlaşacak. Şu an zaten çoğu konuda standartlar oturdu, ücretler acayip kemikleşti. Az sayıda insan yazılımı sahip olduğu beşeri sermayesi ile birleştirerek bir üst noktaya ulaşıyor, ama çoğunluk için durum böyle değil.

Kimseye çocuğunu şöyle büyüt diyecek kadar hadsiz değilim, tek dediğim şu: 30 sene önce alınan o orglar kullanılmıyor, kilerde ya da depoda çürüyor. Org çalarak müziği seven ve hala çalan insan da yüzde 3–5'i geçmemiştir. O yüzden sosyal ya da geleneksel medyadaki bir grup kendi ekmeği peşindeki dijital hıyarın gazına gelip çocukları bu cendereye sokmak çok da akıl karı değil bence, bırakın 6 yaşında Python da öğrenmesinler.

--

--